***Dürüstlük manevi bir yükümlülüktür.Yaradanımıza karşı sözümüzdür.Daha peygamberlik gelmeden “emin” lakabıyla tanınan Peygamberimize(s.a.v) bağlı olmanın gereğidir.Bu yüzden dürüstüğün seçiminden herkes kendisi sorumludur.Yani insan dürüst de olabilir,sahtekar da..Yetişme tarzımız elbet etkilidir ama kişi kendine çeki düzen vermek,dürüstlüğü hedeflemek zorundadır.Ve bunu yapabilir..
***Bir kişinin itibarlı ve saygın oluşu dürüst olduğunu göstermez.Bu ikisi farklı şeylerdir,özellikle günümüzde böyledir.
***Dürüstlük,iki yüzlü olmamak demektir.Birinin kendisi için bir yüz,başkaları için başka yüz takınıp,sonunda hangisinin gerçek olduğu konusunda dehşete düşmesi ne kötüdür.Dürüstlük tehlikeye atıldığında,kişi kendini tehlikeye atmış demektir.
***Dürüst kişiler yalan söylemeyi,gerçeklerin çarpıtılması olarak gördükleri için aldatıcı tavırlar içine girmezler.Bunun yanında,başkalarını korumak amacıyla olayları çarpıtmayı da reddederler.Kendi dünyalarının hakimi olduklarını,başkalarının da böyle olduğunu bilirler.
***Herkesin muhakkak yanlışları olacaktır.Ancak insanlara karşı açık olup,zaaflarını kabul edenlerin samimiyeti ve dürüstlüğü takdir edilecektir.Böylece insanlar,böyle kişilerle daha rahat ilişki kuracaklardır.
***Dürüst olanlar verdikleri sözleri yerine getirirler.Yapamayacakları vaatlerde bulunmazlar.Bir şeyi yapacaklarını söylediklerinde bunun için uğraşırlar.
***Başka insanların başarılı olmasına yardımcı olurlar,onların yollarını açarlar.Başkalarına destek verdiklerini açıkça söylerler.
***Dünyaya hizmet edilmek için değil,hizmet etmek için geldiklerini düşünürler.Başkalarına,kendilerinden ve zamanlarından bir şeyler vererek ilgilenirler.”İnsanların en hayırlısı,insanlara en çok faydası dokunandır”hadis-i şerifini kendilerine rehber edinirler.Dürüst insanlar,alıcı olmaktan çok vericidirler.
***Prensipleri daima şudur:”Elimizdeki gücü insanlara yardım için kullanalım.Bu güç bize,ne kendi amaçlarımızı yerine getirmek,ne insanlara şov yapmak,ne de isim yapmak(şöhret) için verildi.Bu gücü kullanmanın tek adil yolu insanlara hizmet etmektir.”
***Dürüstlükten taviz vermezler ve hiçbir şey onları satın alamaz.
***Küçük şeyleri önemserler.Küçük ayrıntıda doğru davranırlarsa,ahlaki ve etik olarak da doğru yolda olacaklarını bilirler.
***Kendilerine yapılmasını istemedikleri bir şeyin,başkasına yapılmasına engel olurlar.
Dürüstlük en iyi dostumuz,en sadık arkadaşımızdır.Yalnız kaldığımızda,kendimizi dinlediğimizde, içimizi huzurla doldurur.Aynı zamanda başkalarının bize güvenmesine imkan tanır.Güven ise kişisel ve mesleki ilişkilerin iyi olmasında en önemli faktördür.
Dürüstlüğün aynı zamanda, mutluluk ve kendimizle barışık olmanın anahtarı olduğunu da unutmayalım..
Yalancının cezası kimsenin kendisine inanmayışı değil,asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.(Bernard Shaw)
DÜRÜSTLÜĞÜN ÖNEMİNİ ANLATMAK İÇİN ÜNLÜ DÜŞÜNÜR VE ECDADIN SÖYLEDİĞİ GÜZEL SÖZLER
Dürüst insan kendine hakim olabilmek için sürekli kendi kendisiyle mücadele halindedir.
Dürüst insanın hem bedeni hem ruhu rahattır.
İnsanların hem içi, hem de dışı temiz olmalıdır.
Göründüğün gibi ol, olduğun gibi görün.
Doğruluk dışındaki hiçbir düşünceyi, ne kafanızda ne de yüreğinizde yaşatın.
Doğru insan, söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmamasından utanç duyar.
Dürüstlük bir hazineye benzer, ortaya çıktığında taraftarları çoğalır; yalan ise gizli ateşe benzer, yanmaya başlayınca kötülükler ortaya çıkar.
Doğruları korumaktan korkmayınız.
Dürüstlük elmas gibidir, aydınlıkta daha çok parlar ve değeri daha çok belli olur.
Beni kandırabilirsin ama, aslında kendini kandırıyorsun.
Eğer dürüstsen zarar görmezsin.
İyi ama dürüst olmayandan uzak dur.
Düz yol varken, eğri yola sapmak akıl karı değildir.
Yalan bir yıl koşar, doğru onu bir anda geçer.
Doğruluk, değeri her yerde aynı olan altın gibidir.
Dünyada dürüst insanı kandırmaktan daha kolay bir şey yoktur.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Bir yalan bin doğruyu yok edebilir.
Dostlarınızın sizinle olmasını istiyorsanız, siyasi hayatınızda daima doğruluktan yana olun.
Hesabı temiz olanın muhasebeden korkusu olmaz.
İnsana kalabilecek en değerli miras dürüstlüktür.
Akıl bir ağaç, dürüstlük ise meyvesidir.
Dürüstlük dünyaya bedeldir.
Dürüstlük, her derdin devasıdır.
Ey dürüstlük, bana doğru yolu göster.
Doğruluk en büyük fazilettir, her zaman doğruluk peşinde olanın içi rahattır.
İnsanın araması gereken ilk şey dürüstlüktür.
Dürüstlüğü elde etmek zor gibi görünse de, aslında kolaydır.
Doğruluğu elde etmek kolay, ama onu sürdürmek zordur.
Açgözlülerden dürüstlük, soysuzlardan vefa bekleme.
Tarafsız bile olsam, yine doğruyu söylerim.
Ne mutlu onlara, ilk hatalarında tuzağa düşerler.
Akıllı, bilgin, zengin olmak zorunda değiliz ama, dürüst olmak zorundayız.
Doğruluk tüm erdemlerin temelidir, insanlar doğruluktan şaşmazlarsa etraflarına güneş misali ışık saçarlar.
Hayat, acılarla doludur, bunu kabullenmek gerekir; hayatta tek dileğim akıllı ve dürüst olmaktır, bu özelliklere sahip olamamaktan korkuyorum.
Doğruluğun ne olduğunu bilmeden onun hakkında konuşamayız.
Yalan geçici, doğru ise sürekli olarak kurtarıcıdır.
Konuşmalarında, davranışlarında, yaptığın işlerde daima dürüst ol.
Bu dünyada her şey mümkündür, hatta doğrunun yalanı yenmesi bile!
Sıkıntılarımızın yarısı, cesaret gösterip doğruyu söylemememizden kaynaklanır.
Bilimi süsleyen doğruluktur.
Arzuların seni yanlış yollara yöneltebilir, ona karşı koymayı becerebilirsen mutlu bir hayatın olur.
Dürüst olmayanlar hatalarını başkalarından saklarlar, oysa dürüst olanlar hatalarını kabul edip ortaya koyarlar.
Güçsüzler dürüst olamazlar.
BABAM BİZE NE BIRAKTI?
Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara´da Bakanlıklar. Diyelim ki taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.
"Üstü kalsın kardeşim" dedim.
Döndü bana doğru:
"Vaktin varmı ağabey?" dedi.
"Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
"Birader" dedim, "9.75 değil, 10.50 yazsa istermiydin 50 kuruşu benden?"
-Ne alacağım ağabey 50 kuruşu.
-Peki niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın? Üstü kalsın demiştim.
Döndü bana, attı kolunu arkaya :
-Vaktin varmı ağabey?
-Var.
-Çek kapıyı o zaman.
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
5 dk .konuştuk. İngiltere´de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk. da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören´de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize "Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
"Aha" dedim,"Bizim meslek",seminerci.
- Ne anlatırdı baban?
- Hayattta nasıl başarılı olunur!
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, "Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyormusunuz ?
-Ne bıraktı ?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.. " falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki:
"Asıl mirası bizim baba bırakmış."
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah´a şükür.
Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim :
-Dur ağabey, asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
(Ahmet Şerif İzgören´in Kitabından)
HASAN BASRİ HAZRETLERİ
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri’ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri’nin kulübesine gelip saklandı.Valinin adamları geldi ve hışımla:
- Hasan Basri´yi (r.a.) gördün mü? diye sordular.
O gayet saki:
- Evet dedi.
- Nerede?
- İşte şu kulübemde...
Adamlar kulübeye daldı fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri’ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:
- Ya şeyh niçin yalan söylüyorsun? dediler.
- Ben yalan söylemedim dedi. Siz göremedinizse benim suçum ne?
Tekrar girdi aradı fakat bulamadılar. Onlar gidince Hasan Basri Hazretleri:
- Ey Habib! Biliyorum ki Rabb´im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin hocalık hakkı yok mudur? dedi.
Hazreti Habib mahcub bir şekilde:
- Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki Doğruların yardımcısı Allah´tır. Eğer yalan söyleseydim sizi de beni de götürürlerdi dedi.
Tevil yapmaya bir zalimin elinden bir mazlumu kurtarmak için yalan söylemeye ruhsatın olduğu yerler olsa bile efdal olan eğer Habib-i Acemi Hazretleri gibi bir teslimiyetiniz varsa doğruyu söylemektir.
BİL Kİ DÜRÜSTLÜK EN BÜYÜK SERVETTİR
Adaletli yaşamayı dilersen
Hep alnın açık gezmek istersen
Eğer onurunu da düşünürsen
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Hakkın varsa korkma hakkını ara
Boyun eğme sakın haksızlara
Tamah etme hakkın olmayanlara
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Alma habersiz birinin malını
Çalmayasın kimsenin kapısını
Sonra çalarlar senin de kapını
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Borç aldıysan zamanında veresin
Sözlerini yerine getiresin
Haksızlık, adaletsizlik etmeyesin
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Dikkat et terazide hile yapma
Zavallı güçsüzün ahını alma
Kendin görüpte kimse görmez sanma
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Namusun bilip şu güzel vatanı
Korumalısın kamunun malını
Gözet hep mazlum yoksulun hakkını
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Yalandan uzak dur bir de riyadan
Yemeyesin yetimlerin hakkından
Kim ne götürdü ki dünyadan
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Kredi edin harcamakla bitmez
Sarsılırsa güven yerine gelmez
İsmail bunu boşuna söylemez
Bil ki dürüstlük en büyük servettir
İsmail Aydoğmuş